Tekerleğin icadıyla uzaktan yakından bir ilgim olmasa da sık sık tekerlekleri düşünürüm. O gün de bir A kentinden B kentine yol alan araçlardan bahsetmeyi alışkanlık haline getirmiş hız problemlerinin aksine bir A kentinden diğer bir A kentine yol alan bir otobüsteydim. Rutin otobüs yolculuklarından biri olduğunu sanıyordum elbette bunun da. Her zamanki gibi kafamda durmadan dönen düşünceleri susturup normal hava ve yol şartlarında yedi saat süreceği söylenen yolculuğun hiç değilse bir kısmında uyumaya çalışıyordum.
Yine uyuyamadım haliyle ve şimdi bütün yazılanlar geri alınmalıydı. Yok, kaza ve kaderden bahsedecek değilim burada ama anladım ki başlamak istediğim yer burası da değil. Biliyorum, yazar kaprisi olarak algılayacak ve bu kitabı elinden bırakmaya meyil edeceksin okuyucu… Oysa ki ben bir yazar değilim. Öyleyse nedir bu sayfalar dolusu diyeceksin, anlatacağım, bekle...
O gün ben de anlamamıştım. Her zamanki kırgınlıklarımdan biri sandım onu da, bir kapıdan içeri girdim ve nefesimi tuttum, onu gördüm; onu gördüm, nefesimi tuttum. Hangisi önce, hangisi sonra oldu bilmiyorum; ben sadece her ikisini de yaşadığımı biliyorum. Paramparça oldum, hiç sebebi yokken.
Bazen o otobüste giderken bir anda aslında başka biri olduğumu ve bunların hepsini uydurduğumu düşünüyorum ya da kim olduğumu hatırlamıyorum. Sebebi sürekli içinde bulunduğum o teknik kaygı belki de: kurgulama tutkusu. Buna kendimi kaptırıp o koltukta hayatıma bakıp kurgudaki aksaklıkları bir bir seçiyor ve düzeltiyorum; kendimce... Psikiyatride bu duruma verilen bir çok isim olabilir; ama kayıtlı vakaların hiçbirine uymadığımı bilecek kadar hakimim, kurguya.
Bir romana böyle de başlanmaz ki… “Bana ne?” deyip geçtiğinizi, sinirle sayfaları hızla çevirip başka bir insanın acısından kaçmaya çalıştığınızı görür gibiyim; kendi acılarınız o kadar çok ki bir başkasınınkini de yüklenmek zor gelecek size. Kaçıyorsunuz… Peki…
"Anlamdan hep kuşku duy!"
18 Mart 2010 Perşembe
Search
"Çoğu zaman üç beş kişi için yazdığımızı sanırız, onlar bizi okumazlar. Asıl seslendiklerimiz hiçbir zaman tanımayacağımız üç beş kişidir."
Anlatıcı Kimdir?
.jpg)
- Yarım Kalmış Masallar Anlatıcısı
- Birçok zaman, birçok kişi tarafından, birçok sözcükle tanımlanmaya çalışıldı o. Kimi zaman iyi, kimi zaman kötüydü sözcükler. Yine de çoğunlukla tanımlanamadı. İçinde hiçbir zaman susmayan, zır zır ağlayan bir çocuk olduğu ve onu hiçbir zaman susturmadığı rivayet edilir ki doğrudur da... Hayatı yazarak yaşamayı, melankoliye dalmayı, esasen kendi yazdığı gibi yaşamayı sever. Tanrılarla arası iyi olsa da şansı pek parlak gitmeyen, nitelikli tembel, antitez sever, sizin benim gibi bir insandır işte... Sıradan da olabilir, son derece farklı, dünyadışı ve gizemli de... Bilmiyoruz... Ama yazmalı...
Etiketler
- Ben... (1)
- Bir Kutup Hikayesi (1)
- Çocukluk (1)
- Deniz İçin (1)
- Gevezelik... (1)
- İkimiz (1)
- İzlence... (1)
- Kent-Kavafis (1)
- Manifesto-Can Dündar (1)
- Mesela... (1)
- Modern Bir Cehennem Monologu (1)
- Naat... (1)
- Noktalı Virgül... (1)
- Roman/tik/ - Bölüm 1 (1)
- Roman/tik/ - Bölüm 2 (1)
- Roman/tik/ - Bölüm 3 (1)
- Roman/tik/ - Giriş (1)
- Samsa (1)
- Sen (1)
- Senden Sonra (1)
- Sihirli Ayna ile Kurbağa Prens (1)
- Soruların... (1)
- Şehir (1)
- Yalnız... (1)
- Yarım Kalmış Masallar Anlatıcısının Eski Şiirleri (1)
- Yazmamalıydım (1)
- Yürüyüş (1)
En çok okuduğunuz yazar kimdir?
İzleyiciler
Okunulası
-
-
2020-2024 Günceleri2 ay önce
-
-
-
-
-
Gözyaşına Övgü7 yıl önce
-
Mehmet Ali Eve Gitmemiş8 yıl önce
-
Kırlangıç Sorunu8 yıl önce
-
-
-
Kıyım9 yıl önce
-
Rec9 yıl önce
-
Saint Laurent (2015) Volledige9 yıl önce
-
-
Gezmelere devam...9 yıl önce
-
-
aylin canik''le ayrıntı canbazlığı10 yıl önce
-
Ay Karanlık10 yıl önce
-
-
Nasıl söyleniyor ?10 yıl önce
-
Ortopedik Ağrılar11 yıl önce
-
-
-
-
-
-
Egemen Çıkmazında Başörtüsü13 yıl önce
-
Gold Rush in Literature14 yıl önce
-
Ne yardan, ne serden...14 yıl önce
-
-
-
-
-
-
0 yorum:
Yorum Gönder