26 Ekim 2007 Cuma

YAZMAMALIYDIM...

Aslına bakılırsa yazmamalıydım; ama bu boşluk duygusu yazmaya itti beni...
Öyle bir boşluk ki... Yabancı, uzak, çekilmez ve geri dönüşü olmayan...
Ama yazmamalıydım; yazmak kendine itiraf etmek demek her şeyi...
Oysa ben kendimi kendime gizliyorum.
Yazmamalıydım... Hayır, yanıldınız, bu bir kaçış değil. Kimseden kaçmıyorum, her şey ortada, gözünüzün önünde duruyor. Göremeyen sizsiniz.
Gördüklerinizi görmek istediklerinize çeviren de...
Yazmamalıydım... Nasıl olsa kimse anlamadı...Onlar dünya adını verdikleri, nedense dönüp duran bir gezegende yaşıyorlar; bense bir şiirde... Belki bu kadar anlaşılmaz ve gizemli olan buydu; beni gizemli ama bütünüyle kafadan kontak yapan şey... Evet... Bu olmalı...
Yazmamalıydım... Ben sadece yaşamalıydım... Oysa beni arza bağlayanın yaratmak ihtiyacı olduğunu düşünürdüm... Eskiden... Dünya mı kaldı? Ben mi kaldım? Peki ya şiir? O da yarım kaldı haliyle...
Yazmamalıydım... Yazınca yokluğumu fark ettim... Gidişim gizli kalmalıydı... Şimdi kelimeleri morga kaldıracaklar, şiire otopsi yapacaklar, acımadan...
Yazmamalıydım... Adımız hiç duyulmamalıydı... Ama şiir devam etmeli...