29 Nisan 2007 Pazar

Senden Sonra

SENDEN SONRA
Senden sonra sahile vurmuş bir balığa döndüm ben...
Çırpınan ve etrafını kocaman gözlerle izleyen...
Anılarla avunulmuyormuş,daha iyi anlıyorum şimdi,
uzaklara bakıp düşünürken...
Merak etme iyi bakıyorum kendime...
Sırf sen istedin diye...
Tiyatro sahnesine çevirdim hayatımı,
bir de oyun koydum çok tutulan...
Başrole de kendimi koydum...
En ön sıradaki boş koltuğa bakıyorum,
gelmemişsin bu gece de, oyunu yarıda kesip gidiyorum...
Senden sonra iyice derbeder oldum...

Bana anlattığın hikayeyi hatırladın mı?
Hani kendini ifade edebilme savaşında,
insanın elinde sadece tırnak işareti kalmıştı ama
ne yazık ki içinde başkalarının sözleri olan...

haberin olsun, asi kelebeğin uçamıyor artık...
Renklerini kaybetti, kanatları kırıldı,
yüreğiyse zaten doğuştan yaralıydı...
Sen bir devri kapattın bende, adı 'sen'...
Artık gökkuşağının renkleriyle değil, gölgelerle yaşıyorum ben...

Sekizinci rengini buldum gökkuşağının, senden sonra...
Nasıl bir renk olduğunu sorma, tarif edememem...
Bildiğin, gördüğün tüm renklere benziyor sanki ama
gerçekten bambaşka...
O renk 'ben'im aslında...
Senden sonra düşünmeye başladım,
ne garip mevsim şu sonbahar;
ayrılık mı vuslat mı diye...
Anladım ki alışmak mevsimidir sonbahar, herşeye alışmak !
' İçimde bir hüzün' diye başlıyordu şiirimiz...
O hüzün sendin, kendimi alamadım kapılmaktan...
Senden sonra güneş hiç doğmadı hiç...
ama senden sonra yine de seveceğim seni !!

YARIM KALMIŞ MASALLAR ANLATICISI
 
Posted by Picasa

Manifesto - Can Dündar

Bavulları hep toplu durmalı insanın...
Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...
Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vaz­geçmeli...
İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...
Yalnızlığa alışmalı...

* * *

Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma... günümüz borsasının değer kaybeden hisse senet­lerinden biri artık...
Bireyin keşif çağı, geride kı­rık dökük yalnızlıklar bıraktı.
Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır.

* * *

İşte o yüzden alışmalı yalnız­lığa...
Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşı­lan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı...
Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına...
"Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşılsa yalnızlık olmaz" dizeleriyle başlamalı güne...
Telesekretere "şu anda size cevap verebilecek kim­se yok" denmeli, "... belki de hiçbir zaman olmaya­cak..."
Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı...

* * *

Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır.
Haklılığın onuru yaşatır insanı... Susmanın utancı öldürür.
O yüzden en sessiz gecelerde ''doğruydu, yaptım"la teselli bulmalı insan...
Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı... Kendiyle he­saplaşmaya çalışmalı...
Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır ol­malı...
Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözü pek olabilmeli...
Sessizliği, sese dönüştürebilmeli...

* * *

Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan...
Yollarla barışmalı...
Yalnızlığa alışmalı...

Kent - Kavafis

KENT
"Başka diyarlara, başka denizlere giderim, dedin.
Bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa.
Sanki bir hükümle yazgılanmış bir çabam;
ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş oraya.
Daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım?
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam
burada gördüğüm kara yıkıntılarıdır hayatımın yalnızca
yıllar yılı yıktığım ve heder ettiğim hayatımın.
" Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler.
Hep peşinde, izleyecek durmadan seni kent. Dolaşacaksın aynı sokaklarda.
Ve aynı mahallede yaşlanacaksın ve burada,
bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların.
Hep aynı kente varacaksın.
Bir başka kent bekleme sakın, ne bir gemi var, ne de bir yol sana.
Nasıl heder ettiysen hayatını bu köşecikte,
yıktın onu, işte yok ettin onu tüm yeryüzünde.
Constantino KAVAFIS